Bilmiyor olabilirsiniz ama sizin de dojonuza ihtiyacınız var.Ter dökmeyi hiç planlamasanız da, yakınlardaki dojonun size ihtiyacı olduğunu ve belki de hayatınızda çok değerli olabilecek birşeyleri kaçırıyor olabileceğinizi unutmayın.
Dojoda herkes için bir yer vardır:
Aikido ya da diğer savaş sanatları söz konusu olduğunda, pratik yapmıyor ve sadece izlemeyi seviyor olsan bile, herkes bütünün önemli bir parçasıdır. Aikido bir yaşama sanatı, hayat şeklidir ki bu, herkesin yapabileceği bir çalışma olduğu anlamına gelir. Sadece atletik yapılı insanlar için değildir. Ama işin aslı, çoğu ilgili insan hiç bir zaman dojoya adım atmaz. Çok meşgul olduklarını, uygun olmadıklarını ya da çalışmanın gerektirdiği özelliklere sahip olmadıklarını düşünürler.
Dojonun sadece sporcu kişiler için olduğunu söylemek, üniversitelerin sadece profesörler için ya da kiliselerin sadece rahipler için olduğunu söylemek gibidir. Oysa dojolar pek çok farklı yolla dahil olmuş insanlardan oluşan zengin bir topluluğa sahiptirler.
İnternet topluluğunda kabul gören bir kural vardır; 90:9:1 kuralı. Buna göre internet kullanan insanların %90’ı, tüketiciler, beğeniciler, içerik paylaşanlar gibi pasif kulanıcılardır. %9’u tartışmalara aktif dahil olur, yorumlar yapar ve katkıda bulunur. İnternet kullanıcılarının sadece %1’i sosyal paylaşım siteleri dahil olarak tüm içeriğinin çoğunun oluşturulmasından sorumludur. Yine de bu %90’lık kesimin önemsiz olduğu anlamına gelmez. Onlar kesinlikle internet topluluğunun çalışmasını sağlayan hayati kitledir ve tabi ki bu değerlerini arttırır.
Dojonuzda bu şekilde işler. %1’lik kısım, sanatlarının bilgisini elde etmek ve paylaşabilmek için sayısız yorucu saat harcayan adanmış eğitmenlerdir. Onlar dojonun başıdır. %9’luk kısım dojoya aidat ödeyen ve kimi düzenli kimi düzensiz olsa da çalışmalara gelen öğrencilerdir. Onlar dojonun kalbidir. Diğer %90 ise, bu insanların arkadaş çevreleri ve aileleridir. Bu insanlar tekniğin felsefesine inanan ve Aikido presiplerini kullanabileceklerini düşünen, üzerine konuşmaktan, yeni birşeyler öğrenmekten keyif alan ve elbette topluluğa katkıda bulunan kişilerdir. Malesef çoğu dojonun bu %90 ile bağları kopuktur. Böyle durumlarda dojoda eğitime katılmasalar bile gerçekten önemli ve faydalı bir yere sahip olan bu kitlenin üyeleri, hoş karşılanmadıklarını hissederler. Bazıları farkında dahi olmadan aktif öğrenciler tarafından küçük görüldüklerini ve bir gün katılamayı düşünseler hevesli bir hoş geldin duymayacaklarını düşünürler.
Tüm gerçek dojolarda düzenlenen partiler ve sosyal etkinlikler vardır. Öğrenciler ve aileleri ya da arkadaşları birlikte bu etkiniklere katılırlar, birlikte seyahat ederler, birlikte öğrenci olan ya da olmayan herkesin katılabileceği yeni etkinlikler düzenlerler. Derslerden önce ve sonra çevrede olurlar, heyecanla birşeyler konuşurlar paylaşırlar gülerler. Bu gerçek dojoların her biri, geçici öğrencilere ve hatta hiç derse katılmayan ilgililere ailelerinde yer açmak isterler. Fiziksel eğitim, bazı becerileri geliştirir ama dost aikido çevresiyle birlikte olmak size, kendi yaşamınızda uyumun prensiplerini deneyimleme şansı verir.
Dojonun saygı duyulan bir üyesi olmanın en önemli şartı temiz ve iyi bir kalbe sahip olmaktır.
Gerçek bir dojo kurmak ve onu devam ettirmek önemli miktarda para, zaman ve efor gerektirir. Haliyle hiç kimse kar etmek için Aikido eğitmeni olmaz. Aslında çoğu dojo, eğitmeni tarafından sürdürülebilir hale getirilir. Çünkü eğitmenler dojonun daha iyi bir topluluk yaratmak için nadir ve önemli bir kaynak olduğuna dair derin bir inanca sahiptirler. Hiç kimse bir profosörden ya da bir vaizden, hem öğrenebileceği hem de öğrendiklerini paylaşabileceği bir mekanı kurmak ve korumak için ikinci bir kariyer peşine düşmesini beklemezken, bu neredeyse tüm aikido okulları için gerekli bir durumdur. Bu şartlar altında topluluğa katılan, organizasyona yardım eden, çevresine bahseden, reklam yapan, dojonun kurulumuna, bakımına ya da finansmanına katkıda bulunan ya da sadece sohbetlere enerjisini katan her birey önemlidir. Bu insanlar dojonun kapılarının açık olmasını sağlarken, Aikido ruhunun geliştirilmesine katkıda bulunurlar ve dojonun saygın bir üyesi haline gelirler.
Dojomuzu inşaa ederken 40’dan fazla insan vardı. Kimi birşeyler pişirirken ya da içecek desteği yaparken, kimi inşaata, kimi boyama ve temizlik gibi işlere, kimi organizasyona yardım ediyordu. Bu insanların yarısı hiç antremana katılmamışlardı. Fakat biz onların herbirini dojomuzun birer üyesi olarak algıladık. Çünkü onlar bireylerin yaşamında fark yaratabilecek ve kendi benliklerinden daha büyük olacak ruhsal birşeyi inşaa etmek istediler ve bir parçası oldular.
Peki siz dojonuzun %90’ı içindemisiniz?
Guy Hugen Sensei
Aikido Chuseikan Dojo Tampa Bay